Bağsaray, Kültürel Kontrast

Ömer Ağa Konağı Bağsaray Burdur, Türkiye

Ömer Ağa Konağı Bağsaray Burdur, Türkiye

Evet Arkadaşlar. Bugünkü hikayem köyüm Bağsaray’dan. Daha fazla fotoğraf için google rehber sayfama göz atabilirsiniz

Ramazan bayramıydı, köyüme gittim. Hayatta olmayanlar ve olanlarla bayramlaştım. Vazifemi yerine getirdim bayram bitti. E naapcez biraz foto çekeyim dedim. Köyümde çekmediğim yer kalmadı nerdeyse diye düşünürken, tam da annemin evinin karşısında bulunan, terk edilmiş görünümde bir ev vardı. Ev dediysem, baya bi kallavi bi şey. Zamanında konak falanmış muhtemelen. Annem aldığı oğlakları o evin altına bağlardı. O şekilde kullanıyordu yani.

Ömer Ağa Konağı Girişi

Ömer Ağa Konağı Girişi

Merak ettim bu evin içi nasıl acaba diye. Hem iç mekan fotoğrafım olur dedim. Hep doğa, manzara. Kapıdan içeri daldım. Yukarı doğru çıkmaya başladım. Ama anlatamam. Ev öylesine ürkünç ki. Şöyle tasvir etmeye çalışayım evi.

Ömer Ağa Konağı

Ömer Ağa Konağı

Tam korku filmi çekilesi, örümcek ağları devasa ve hiç bozulmamış, yıllarca el değmemiş, terk edilmişliği her halinden belli. Ama şöyle de bir durum söz konusu. Terk edilmiş ve bir daha geri dönülmemiş. Hatta terk edilirken de sanki biraz acele edilmiş gibiydi. Tel dolabın içinde bulunan yaşam malzemeleri, kurutulmaya bırakılmış asma yaprakları, bamya, ipte asılmış çamaşırlar, kap kacak ve şu anda yazmadığım bir sürü ayrıntı, o günkü sıcaklığıyla orada duruyordu.

Taze Yaşanmışlıklar

Taze Yaşanmışlıklar

Hatta öylesine el değmemiş bir ortam vardı ki bi ara odanın birinde bulunan bir gazete sayfası gözüme ilişti. Gazetenin tam tarihini bulamadım. Üzerinde yazmıyordu ama içeriğinden 1982 yılana ait bir gazete sayfası olduğunu anlayabildim. Haber başlığında Burt Renolds (46) peruk takıyor deyince :) hemen keskin zekamı çalıştırıp gazetenin yılını hesaplayabilmiştim.

1982 Yılına ait gazete sayfası

1982 Yılına ait gazete sayfası

Çok bi heyecanlanmıştım. Mekan çok güzeldi. Yani bir ruhu vardı. Yaşanmışlıkları vardı elbette. Hemen modelime telefon ettim. Acele gel sana ihtiyacım var diye :) Saolsun koşa koşa geldi hemen başladık çekim yapmaya. Odaları geziyoruz, sundurmasına çıkıyoruz, kafamda olan kadrajları çekmeye devam ediyorum işte. (Bu işlemler yaklaşık iki saat kadar sürdü tabi)

Konağın salonundan bir kesit

Konağın salonundan bir kesit

Bi ara yan evin balkonunda oturan bir grup insandan hafif hafif sesler duyuyorum. Bi adamla bi kız, sizin evde evet evet, he he, fotoğraf mı ne çekiyolla galiba, bilmiyom ki biz de görmedik konu başlıklarında ufaktan kulağıma çalınan sözler. Modelim diyo ki :) Hakan abi bizden bahsediyolar sanırım. Boş ver duymazlıktan gel deyip devam ettim çekim yapmaya.

Yan komşudan sesler mi geliyor :)

Yan komşudan sesler mi geliyor :)

Aradan bir süre geçti. aşağı kapının açılış gıcırtısını duydum. Bi kadın ve bi erkek üst kata, bizim olduğumuz yere doğru geldiler. Ama bize hiç laf atmıyorlar. Erkek ööle etrafına bakıyor biz yokmuşuz gibi, kadın da bi kaç eşyayı inceliyor ama aynı kattayız ve birbirimizi görüyoruz.
En son ben dayanamayıp, hayırdır birine mi baktınız diye en pişkin halimle ortaya bir laf attım ve o esnada hemen bize doğru dönüp :) Eeee şey bu ev bizim de o bakımdan şeettiydik falan gibi bi şeyler söyledi abimiz. Valla yavuz hırsız ev sahibini bastırır atasözümüz sanırım tam da böyle bi şeydi.

Ömer Ağa Konağı Salon

Ömer Ağa Konağı Salon

Salonun ortasında durmuş bana baka kalmışlardı. Durumu anlattım. Karşı komşunun oğlu olduğumu, fotoğraf çekmek için bu eve geldiğimi falan söyleyince durum anlaşıldı ve tatlıya bağlandı. Hemen kadın telefona sarılıp, yok yok bizim komşunun oğluymuş. Fotoğraf çekmeyi seviyomuş da bizim evde çekim yapıyolarmış diye ilgili makama raporunu verdikten sonra artık olay tatlıya bağlanmış fakat başka bir boyuta taşınmıştı.

Tatlıya bağlanan olay

Tatlıya bağlanan olay

Gelelim o başka boyuta :) Tabi ortadaki soru işaretleri kalkınca kadının o evin torunu olduğu, Ömer ağanın konağı diye anıldığını, bundan 16 sene önce buradan ayrıldıkları ve o zamandan bu yana diğer hak sahiplerinin bir araya gelip bir uzlaşma sağlayamadıklarından kimsenin elini sürmediği bir mekan olduğu, hatta duvarda asılı olan şalvarını görünce duygulanıp, oturup biraz efkar dağıttığı ve ilerleyen dakikalarda iyice sohbeti koyulaştırdığımız boyuta.

Bağsaray Kasabası

Bağsaray Kasabası

Ninesinin çeyiz sandığınının olduğu odayı gösterdi bana. Ahşaptan yapılma, kapak kısmı bakırdan kaplamalı, doğal olarak da toz içinde elbette. Kapıların bir ermeni ustanın elinden çıktığını ve çocukluğundan hatırladığı kadarıyla yuvarlak kapı motiflerinin ortasında da yabancı paraların basılı olduğunu söyledi. Dediğim gibi. Her şey tamamıyla doğal ortamıyla 16 sene önce olduğu haliyle duruyordu. Ev konusunda anlatılacak fazlaca ayrıntı mevcut elbette ama eklediğim görseller sayesinde yazdıklarımı kafanızda canlandırabileceğinizi tahmin ediyorum.

Ermeni usta tarafından yapılmış kapı. İşlemeler ortasına yerleştirilen paranın yeri hala belli

Ermeni usta tarafından yapılmış kapı. İşlemeler ortasına yerleştirilen paranın yeri hala belli

Duygusal durumlardan normale geçince bana söylediğini asla unutamam :) Duvarda asılı olan seccadeyi aldı eline. Tel dolabın bulunduğu yere geçti ve dedi ki…
.
Şurda durayım da kontrast yaratsın…

Kırmızı ve Yeşil Kontrastı

Kırmızı ve Yeşil Kontrastı

Ne demişler. “Al bağla yeşile karşı, yakışmazsa öldür beni”  Tabi ben şaşırmıştım, böyle bir ortamda bu şekilde bir tavsiye asla beklemiyordum. Şaşkınlığımı O da anladı ve açıklama yapma gereğinde bulundu :) meğer O da Antalya’da oturan, hastanede anestezi teknisyeni olarak çalışan, benim gibi bayramda köyünü ziyarete gelen biriymiş :)
.
Bu fotoğrafa da kültürel kontrast dememin sebebi, modelin böyle bir evde yaşıyor olması ve tırnaklarında bulunan siyah ojeler. Elbette bu tezatın farkındayım ama hoşuma gitti bu şekilde olması. Kontrast yarattı dediği gibi :)

Kültürel Kontrast

Altta bulunan kısıma Bağsaray yazımla ilgili yorumlarınızı ve yazılarımdan haberdar olabilmeniz için blog sayfama abone olmanızı bekliyorum…

Bana ulaşın