Abant Gölü Gezi Yazısı
Nasıl gidilir
Abant Gölü yazımda, Ankara ve İstanbul’dan günübirlik gidip gezilebilecek doğa harikası tabiat parkından ve çevresinde çektiğim fotoğraflar eşliğinde tavsiyelerimden bahsediyorum. Nasıl gidilir, ne yenir, nereler gezilir, nerelerde fotoğraf çekilir sorularının yanıtlarını bulabileceksiniz. Video albümü de buradaAbant Gölü seyir terasından sadece karşıdaki evi çekmeyin. Sağa sola da bakın mutlaka:)
Bi kere akşamdan makinemizin bataryasını dolduruyoruz ve varsa yedek bataryayı da mutlaka yanımıza alıyoruz çünkü çekilecek çok şey var. Abant’a yola koyuluyoruz. Öncelikle şunu belirteyim. Gitmeden önce yaptığım küçük araştırma sonucunda buraya eski İstanbul yolunu kullanarak gidenler olduğu ve bu yoldan da baya uzun sürdüğünü okudum.Abant Gölü çevresinden sonra tepelere doğru bir yürüyüş güzel olur
Yolu bulamadılar belki de bilemicem ama siz garantiye alın. Ankara’dan gidecekler kesinlikle 7-8 lira hesabı yapıp eski yoldan gitmeye kalkmasın. Direk otoyolu kullansın. Abant Gölü Ankara arası yaklaşık 2 saat zaman alıyor. İşin şakası tabi de insanların neden eski yolu tercih ettiklerini tahmin edebiliyorum.Abant Gölü Mudurnu arasındaki yol. (Bu yoldan gelirseniz ücret ödemiyorsunuz)
Ücretli geçişlere dikkat
Ben de aynı sebepten baya kararsız kaldım aslında. Genellikle otoyolu hiç kullanmayan insanlar, bir kerelik geçiş için HGS falan uğraşmak istemediklerinden sanırım. Şöyle izah edeyim. Eğer hiç kullanmadıysanız Ankara gişelerde sürekli açık bir PTT bankosu mevcut. Oradan alabiliyorsunuz. Biraz pahalıya mal oluyor ama (50 lira kadar) sonuçta orada kalan bakiye ömür boyu kullanılabiliyor. Küçük bir ayrıntı olarak aklınızda kalsın.Bir Eymir gölü havası var sanki
Evet takribi 1,5 saatlik yoldan sonra otoyoldan Abant çıkışı şeklinde tabela görünüyor. Yaklaşınca Bolu için farklı çıkışlar da mevcut ama siz sabredin sonuna kadar. Acaba çıkışı kaçırdım mı falan diye gelse de insanın aklına rahat olun. Kocaman Abant çıkışı tabelası mevcut :) Sağdan çıktıktan sonra direk yolun karşısına Abant istikametine geçiyoruz ve yaklaşık 20 km.lik bir yol daha bekliyor bizi.Tepelerden bir kesit
Artık bu yolun ne kadar süreceği size ve yanınızda bulunan, pek de fotoğraf umrunda olmayan kişilerin sabrına kalmış. Zira aaa bura da ne kadar güzelmiş dur çekçem, in, bin, şu ev de karlar altına ne harika kare olurmuş durumlarından ötürü tahmini varış süresini kestiremiyorum maalesef :)Aralık ayında gittiğim Abant Gölü yolunun son 20 kilometresi bu şekilde (internetten bir görüntü)
Bence hafta içi gidin
Her yazımda da bahsettiğim üzere bu tür yerlere hafta içi gitmekte büyük fayda var. Böyle meşhur yerlerin hafta sonlarında çekilmez olduğunu bizzat test etmiş bulunmaktayım. Tabi imkan dahilindeyse. Hafta sonu gidenlerden duyduğum kadarıyla, mangal dumanından doğanın güzelliğini göremedikleri, tavuk ve et kokusundan başka bir koku alamadıkları yönünde bildirimler aldım. Tercih sizin yine de:)Hafta içi gidince Abant Gölü piknik alanı böyle oluyor işte :)
Bi de yanımıza sucuk, ekmek, mangal kömürü alıyoruz. Hiç öyle şu restoranda mı yesek, burada mı çay içsek, acaba ne kadar ki fiyatları falan gibi dertler olmuyor. Fiyatını geçtim, günübirlik gittiğiniz bir yerde bu tür ayrıntılar için kafa patlatmak, gerçekten de tam bir vakit kaybı. Yol üzerinde bulunan mekanlardan da bu ihtiyaçlarımızı karşılayabiliriz ama giderken hem henüz acıkmamış olacağınızı, hem de göl kenarında kendi içeceğinizi yudumlamaktan alacağınız keyfin daha kıymetli olacağını düşünüyorum.Abant Gölü piknik alanları. Tam da salep içmelik bi yer bence:)
Ne yiyelim
Sucuk ekmek diyorum çünkü pratik, doyurucu, hazırlık süreci olmayan bir aktivite. Koy çantaya yeterli. Ayrıca çantanızda olmasını tavsiye ettiğim bir kaç kalem malzemeyi de belirteyim hemen. Bir kaç sallama çay, kahve, salep. Tabi ben demleme severim orada da bunun keyfini çıkartırım diyenlere de saygım sonsuz. Elbette demleme daha güzel olur fakat zaman işte. Ek bilgi: Kendi getirdiğiniz malzemeyi yol kenarında bulunan mangalcılara da yaptırabiliyorsunuz.Çeşme bile donmuştu
Mekanda ateş yakmak ve oturmak için yerler mevcut. Mangal götürmeye gerek yok ama kömür yanımızda olmalı. Oradan bulurum, etraftan toplarım falan gibi bir yanlışın içine girmeyin derim. Tabi yazarken çok kolay oluyor da o ateşi yakmak fiiliyatta o kadar da kolay olmuyor karların içinde :) çok da ayrıntıya girmiyorum ama yanınızda saf alkol bulundurun diyorum sadece. Mangalı tutuşturmak için çok kullanışlı bir yöntem:)Abant Gölü piknik alanı. Mangal buralarda yakılabiliyor sadece
Ateşi yaktık, karnımızı doyurduk, kalan ateşin üzerinde suyumuzu da kaynattık. Yemek sonrası elinizde içecekle bi yürüyüş iyi oluyor elbette. Bu arada hafta içi olduğundan ben hiç bir mekanı açık görmedim. Ne çalışanlar, ne bacası tüten bi işletme, ne de bi hareket. Yani hafta içinde mutlaka yiyecek tedariğiniz yanınızda olsun diyorum.Kar lastiği kesin şart bu yollarda
Nasıl gezelim
Evet Abant Gölü çevresi 7 km civarında. Lay lay lom modda gezmek 3 saati bulabilir. Programınızı ona göre yapmanızı öneririm. Gezerken zaten bir sürü fotoğraf çekme şansınız olur. Ben önce arabayla bir tur yaptım. Kış lastiği şart bu arada hatırlatayım. Olmadan sıkıntı olabilir. Günün değişik saatlerinde güneşin konumundan dolayı her turda aynı mekan sanki farklı bir mekanmış gibi gelebiliyor. Vakit varsa denenebilir.Güneşin farklı saatlerinde Abant Gölü
Göl kışın sert zamanlarında buz tutuyor. Bu dönemlerde gidenlerin ona göre kıyafet tercih etmelerinde fayda var. Abant Gölü giriş ücreti 12 liraydı. Ücretlendirme araç başına yapılıyor. Girdikten hemen sonra sağ tarafta bulunan park alanına park edip sırt çantalarınızı ve fotoğraf makinenizi alıp yürüyüşe başlayabilirsiniz. Ya da dediğim gibi ilk önce arabayla göl çevresinde bir tur atıp daha sonra da bu yürüyüşü gerçekleştirebilirsiniz.Abant Gölü kuş bakışı
Keşif yapalım
Gölün çevresini gezdikten sonra, sağdan Mudurnu’ya ayrılan bir tabela mevcut. Ben keşif amaçlı oraya gittim ve iyi ki de gitmişim. Asıl doğa harikası oradaymış. Hatta daha ileri gidildiğinde çok daha güzel manzaralı yerler olduğuna dair bilgiler de edindim bu geziden sonra. Sonuç olarak benim tavsiyem kesinlikle buraya da gelin. Bu manzara eşliğinde salep için. Daha ne diyem:)Abant Gölü çevresinden sonra Mudurnu istikametine gidin ve bu manzarayı bulun
Abant Gölü yolu üzerinde konaklama imkanları mevcut. Oteller, kahvaltı mekanları, restoranlar ve piknik alanları Abant’ın bize sunduğu imkanlardan bazıları. Parkın içerisinde ise imkanlar daha kısıtlı ve biraz da pahalı elbette. Konaklama tercih edilecekse yol üzerindeki otellerden yana tercih kullanılabilir.Buz tutmaya az kalmış
Mutlaka görülecek yerler listesinde olan bir tabiat parkı Abant Gölü. İnternette bolca fotoğrafına rastladığımız göle yansıyan ev fotoğrafının burada olduğunu sanmıştım. Tüm göl çevresinde dolaştığım süre içinde o evi aradı gözlerim fakat o malum ev Gölcük’teymiş. Aynı şekilde suya yansımalı ve karşıdan fotoğraflayabilmenizi sağlayan bir seyir terası Abant Gölünde de mevcut fakat Gölcük’teki ev daha ihtişamlı.Abant Gölü seyir terası
Konaklama
Bana sorarsanız Abant Gölü günübirlik gezilecek bir doğa harikası. Burada konaklamak yerine Yedigöller’de konaklamanın daha akılcı bir seçenek olduğunu söyleyebilirim. Özellikle çadırlı konaklamayı şiddetle tavsiye ediyorum. Abant, Gölcük ve Yedigöller tabiat parkları yaklaşık 100 kilometrelik bir alan içerisinde olmasına rağmen tek gün içerisinde gezeyim diye bir düşünce içerisinde olmayın derim. Hepsi de keyfini çıkara çıkara gezilesi yerler.Bu da meşhur Abant Gölü yeşil evi
Her üçü için de birer gün ayrılmalı bence ama biraz zorlanırsa Gölcük tabiat parkı da aynı gün içinde görülebilir belki. Tercih meselesi diyorum. Abant Gölcük arası yaklaşık 50 kilometre civarı ve 1 saatten biraz fazla bir zamanda gidilebiliyor. Abant Gölü fotoğrafları benim için oldukça tatmin edici oldu.Kendi çapında bu evin de bi gideri var elbette
Sonuç
Sonuç olarak, kışın gidin, hafta içi gidin, yanınızda yiyecek ve içecek bulundurun ve mutlaka kış lastiği kullanın. Yeme içme işiyle uğraşamam derseniz de park içindeki restoranlar yerine girişteki 20 kilometrelik yol üzerinde sağlı sollu küçük kulübelerdeki mangalcılardan karnınızı doyurun. Kalan parayla da göl kenarında kahve içersiniz:)Evet o da ay ve gerçektir efenim:)
Son bir not: Değer bilmiyoruz maalesef. Bir başka ülkenin elinde olsaydı dünyaca ünlü bir yer olarak akıllarda yer eder ve bir turizm merkezi olarak ülkeye büyük katkı sağlardı. Bakınız İtalya’nın turizm politikası ve verdiği değerler
Gezi yazıları ve fotoğraflar için siteme abone olabilirsiniz. Abant Gölü gezi yazısı için görüş ve taleplerinizi aşağıdaki yorum bölümüne yazarak bana ulaşabilirsiniz.
Son gezi yazılarım
Meteora Manastırları’na Unutulmaz Bir Gezi
“Arabayla Meteora Manastırları Gezisi: Ankara’dan Yunanistan’ın Muhteşem Manzaralarına Seyahat Rehberi”
Yunanistan’da Tatil İçin Nereye Gidilir?
Yunanistan’da Tatil İçin Nereye Gidilir? Yunanistan tatiliniz için en iyi rota hangisidir? Santorini Adası Midilli Adası Atina
Kıbrıs Köyü Kanyonu
Ankara Mamak ilçesinde bulunan Kıbrısköy Kanyonu. Ankara’ya 25 km mesafede gizli bir cennet
Merhaba, bana göre uzun bir süre bloguma yazmadım, tekrar başlayınca biraz blogları da okuyayım dedim. Bakayım Çekergezer de var mı yeni bir yazı, siz de yazmamışsınız. Ara verince kalem küsüyor, takılıyor insan sanırım fotoğrafta öyle en azından bana öyle oluyor. Zihin, el hatta zamanla daha çok duyu ile insan entegre olup yazıyor ya da çekiyor. Bilmem katılır mısınız? Hem terapi zaten, sevdiğimiz her şey çoğaltıyor bizi ve ortaya bir güzellik çıkıp başkalarına ulaşıp büyüyüp gidiyor. Aslında kural koymak lazım ne olursa olsun şu çalışma takvimine uyacağım gibi (ben yapamıyorum ama iyi fikir) Siz blog yazmaya yeni başladığınızda, kendi deneyimlerimi anlatmıştım sonra anladım ki oo siz zaten hepsini ve daha fazlasını biliyorsunuz. Şu seo, tık ve okuma sayısı, index vs gibi sevmediğim işler. Hem zor hem bir işe yaramıyor, olmuyor işte sayıların dünyası ya da anlamların dünyası. Ben sevdiğim işi yaptıktan sonra sonucu da benim değerlendirmem daha mantıklı değil mi, kıstas niye başkası ki? Ben seviyorum, istediğim gibi yazmaya çizmeye devam edeceğim tek bir kişi bile yeter. Sözün kısası yazın, okumak isteyen benim gibi çok kişi vardır. (Okunma sayıları kıskandırıcı) Biraz fotoğrafı anlatın bari, diyafram nasıl hesaplanır, iso ne zaman karıştırılmalı, pozlama … Yazmak çok iyi gelir insana, yazan bilir.
Abant’a gelince keşke karşınıza atlarla dolanan çevre köylülerden çıksaydı, ağzından buhar çıkan, süslenmiş bir atı beyazlıklar içinde çekmek isterdim iyi bir fotoğrafçı olsaydım.
Evet aslında ben de fark ettim uzun süredir ortalarda olmadığınızı. Yeni blog bildirimi gelmeyince işler yoğun herhalde diye aklımdan geçirmiştim açıkçası.
Hatta ben de bi baktım en son ne yazdım diye Bafa Gölüymüş ve aradan da neredeyse 20 gün geçmiş. Aslında ayda 3 ya da 4 yazı çıkarayım demiştim kendi kendime ama bazen uymuyor evdeki hesap çarşıya. 2018 biraz tempolu başladı benim için. Bu ay yeterli vakti ayıramadım ama üzerimde bunun baskısı her daim var :)) mutlaka yenileri olucak. Bırakma niyetinde değilim elbette.
Kalem küsüyor ne de güzel bir deyimmiş ayrıca, çok beğendim ama küstüğünü sanmıyorum bana. Aramızda derin bir bağ var kendisiyle. Küsmez o :)) alırım en kısa zamanda gönlünü.
Olay fotoğrafta da aynı aslında dediğiniz gibi fakat ben hala küsme konusunda aynı fikirdeyim. Ne kalem ne de deklanşör (kalemşör diyor ya bazıları) insana küsmez bence. Mazeretler ardına sığınmadan yapmalı insan ama olmuyor işte. Hava soğuk, vakit yok falan derken mazeret üretmek kolay ama yapmamak gerekiyor. Sonuç olarak hem yazı hem de fotoğraf olayında kesinlikle katılıyorum düşüncelerinize.
O sevmediğiniz işin teknik kısmından birazcık anlıyorum desem çok da abartmış olmam herhalde ama seviyorum işin garip tarafı. Çoğu vaktimi de bu tür teknik terimleri öğrenmeye çalışarak geçiriyorum ve SEO evet gerçekten de çok ama çok etkili. Tabi bu konudaki fikriniz de yabana atılacak değil sonuç olarak sevdiği işi yaparken sayılara aldırış etmiyor olmak çok doğru bir yaklaşım ama o teknik kısmı da severek yapınca daha bir anlamlı oluyor.
Bu işler için dışarıdan hizmet almaktansa kendim yapmayı tercih ediyorum. Sonrasında da karşılığını görünce tabi daha bi mutlu oluyor insan. Yeni yazmaya başladığımda bahsettiğiniz ip uçları da oldukça etkili ve kullanışlıydı elbette. Çok teşekkür ediyorum bu konuda da
Okunma sayıları kıskandırıcı derken benim istatistiklerimden bahsediyorsanız eğer çok mutlu oldum elbette :)) (Genel yüksek tirajlı blog sayfalarının okunma sayılarından da bahsediyor olabilme ihtimalinizi de göz önünde bulundurarak bu açıklamayı yaptım) Katılıyorum. Rakamların bir önemi yok ama yazdığımız bir yazının, çektiğimiz bir fotoğrafın daha fazla insan tarafından görülmesi, okunması da aslında amaçlarımızdan birisi. İşte tam da bu süreçte SEO, tık, sıralama gibi sevmediğiniz o terimler devreye giriyor. Ben barıştım onlarla :) Kesinlikle siz de bir anlaşma imzalayın bence :) Göreceksiniz o kadar da soğuk değiller kendileri
Fotoğraf ve teknikleri konusunda yazmak da aklımdan geçti aslında ama bu konuda yazmak bilgiçlik taslamak gibi geliyor bana. Zaten piyasada oldukça kaynak da var bu alanda. Zira her daim ruhu amatör kalmaya devam edecek biri olarak bu şekilde yazılar yazmak biraz ürkütüyor beni. İnstagram foto altı yazılarında arada bazı teknik konulara da giriyorum aslında. Oradan aldığım reaksiyon ve sizinkiler gibi değerli yönlendirmeler doğrultusunda belki paylaşmaya başlarım ilerleyen zamanlarda :)
Bahsettiğiniz buharlı at kompozisyonunu hayal ettim ve gerçekten de çok güzel bir fotoğraf olurdu. Yazımın sonunu “iyi bir fotoğrafçı olsaydım” cümlenize gönderme yaparak bağlıyorum efenim.
Nat Geo fotoğrafçılarını herkes bilir -ki benim de hayranlıkla izlediğim fotoğrafları çekiyorlar- ancak o dünyaca ünlü meşhur fotoğrafçılar, ellerindeki on binlerce liralık ekipmanlarıyla evlerinde otursalardı inanın hiç bir fotoğraf çekemezlerdi. Demem o ki olay ne makine, ne profesyonellik ne de ekipman. Olay tamamen hareket. Gezmek gerek. Çekmek gerek. Kısaca çekergezer olmak gerek diyerek araya da ürün yerleştirip ayrılıyorum efenim :))
Bol gezmeli, fotoğraflı, sohbetli, neşeli günleriniz olsun
Dediklerinizin hepsine katılıyorum. Küsmez kısmı da dahil zaten nazım geçmezse kalemime dost olmadık demektir. Bazen ben ona küsüyorum çok vefalı kaldığımız yerden devam ediyoruz.Teknik konular hep kenara itmişimdir farklı yoğunluklardan şimdi cezasını çekiyorum, blogla ilgili teknik destek alıyorum şu an çünkü copy paste işi götürenler yoğun trafik alırken benim severek emek harcayarak -the original- yaptığım içerikler dar alanda kaldı. Benim header sizin favicon (ilk duydum) dediğiniz kısmı onlar geçici değiştirmiş diğeri pixel sorunluymuş ben de çok feminen buluyordum zaten. Armut tan yaptırmak istedim sadece fiyat için dönmediler belki bionuk tan yaparım yine. Seo için work shop türü çalışmalara katılıp öğreneceğim azıcık daha, çünkü işiniz düşüp bir de bilmediğiniz konu oldu mu hep başınız ağrıyor, siz şanslısınız. Okunma oranlarınız kısa zaman için değerlendirdiğimde tabi ki iyi bir de tv programı demiştim ya evet yine diyorum bakınız -çok gezenti- adam telefon , kamera n egüzel program yapıyor, benim en sevdiğim gezi programlarındandır. You tube la başlar, devam eder. Olmaz olmaz demeyin olur. Bir asistan/çırak bulmak zor değil. Bugünlerde blogumun teknik işleri bitecek ama blogger yapısından istediğimiz sonucu pek alamadık türünde bir şeyler söylediler, baştan ben wordpresse geçmek istediğimi söylemiştim ama sonra vazgeçtik şimdi öğrenme ve uygulama adına çok verimli bir kafam yok, bakalım. Teknik konular konusunda yol haritası anlamında tüyolarınız olursa sevinirim, dijital pazarlama okulu semineri var ona bir katılayım diyorum. Açıkçası ben biraz kalın kafalıyımdır eskiden beri matematik giren işleri sevmem ta ki refkles haline gelene kadar. Yazdığınız yorumları dönüp okur musunuz bilemediğim için buradan teşekkür edeyim, evet sakin şehir 13 aslında baktım ama demek öylesine.
Ben bu kardeş blog işinden sıkıldım derseniz haklısınız:)
Yani bu konuları öğrendikçe ne kadar da basit olduğu ve hatta bunun için de para mı alıyorlarmış dediğim bir sürü konu oldu ama sonuçta ben hafife de alıyor olabilirim. Her yapılan işte bir emek var sonuçta ve bunun da bir karşılığı.
Ben hala tv olayının çok uzak olduğunu düşünüyorum zira gerçekten de çok detaylı bir hazırlık süreci gerektiriyor. Sadece yazı ve fotoğraf bandında ilerlememe rağmen çok zaman aldığı aşikar. Tabi bunu bu işin içinde olan insanlar en iyi anlar. Dışardan bakınca iki satır yazı ve 3-5 fotoğraftan ibaret gibi görünüyordur ama işin aslı öyle değil elbette.
Yani wordpress daha profesyonel duruyor bana sorarsanız. Taşınmak çok zor değil ama uzman ellerde olması gerekiyor. Aksi takdirde yoğun SEO kaybına yol açar ve hoş olmaz. Onca emek boşa gitmiş olabilir.
Teknik konularda alçak gönüllü davranmayarak tavsiyelerim olabilir şeklinde bir açıklama yapayım şimdiden :) Zira ben bu konuda bayağı bi zaman harcıyorum
Yazdığım her yorumun mutlaka takipçisi olurum. Ne cevap geldi? Cevap hakkı doğdu mu? o sebeple hiç şüpheniz olmasın. Mutlaka geri dönüp bakarım.
Kardeş blog olayından neden rahatsız olayım ayrıca? Olur mu hiç öyle şey o zaman da dediğim gibi anca mutlu olurum.
Merhaba,
Fotoğraflara bayıldım. Kaleminize sağlık
Teşekkür ederim. Bol seyahatli gezmeli günler olsun