Bağsaray, Kültürel Kontrast
Evet Arkadaşlar. Bugünkü hikayem köyüm Bağsaray’dan. Daha fazla fotoğraf için google rehber sayfama göz atabilirsiniz
Ramazan bayramıydı, köyüme gittim. Hayatta olmayanlar ve olanlarla bayramlaştım. Vazifemi yerine getirdim bayram bitti. E naapcez biraz foto çekeyim dedim. Köyümde çekmediğim yer kalmadı nerdeyse diye düşünürken, tam da annemin evinin karşısında bulunan, terk edilmiş görünümde bir ev vardı. Ev dediysem, baya bi kallavi bi şey. Zamanında konak falanmış muhtemelen. Annem aldığı oğlakları o evin altına bağlardı. O şekilde kullanıyordu yani.
Merak ettim bu evin içi nasıl acaba diye. Hem iç mekan fotoğrafım olur dedim. Hep doğa, manzara. Kapıdan içeri daldım. Yukarı doğru çıkmaya başladım. Ama anlatamam. Ev öylesine ürkünç ki. Şöyle tasvir etmeye çalışayım evi.
Tam korku filmi çekilesi, örümcek ağları devasa ve hiç bozulmamış, yıllarca el değmemiş, terk edilmişliği her halinden belli. Ama şöyle de bir durum söz konusu. Terk edilmiş ve bir daha geri dönülmemiş. Hatta terk edilirken de sanki biraz acele edilmiş gibiydi. Tel dolabın içinde bulunan yaşam malzemeleri, kurutulmaya bırakılmış asma yaprakları, bamya, ipte asılmış çamaşırlar, kap kacak ve şu anda yazmadığım bir sürü ayrıntı, o günkü sıcaklığıyla orada duruyordu.
Hatta öylesine el değmemiş bir ortam vardı ki bi ara odanın birinde bulunan bir gazete sayfası gözüme ilişti. Gazetenin tam tarihini bulamadım. Üzerinde yazmıyordu ama içeriğinden 1982 yılana ait bir gazete sayfası olduğunu anlayabildim. Haber başlığında Burt Renolds (46) peruk takıyor deyince :) hemen keskin zekamı çalıştırıp gazetenin yılını hesaplayabilmiştim.
Çok bi heyecanlanmıştım. Mekan çok güzeldi. Yani bir ruhu vardı. Yaşanmışlıkları vardı elbette. Hemen modelime telefon ettim. Acele gel sana ihtiyacım var diye :) Saolsun koşa koşa geldi hemen başladık çekim yapmaya. Odaları geziyoruz, sundurmasına çıkıyoruz, kafamda olan kadrajları çekmeye devam ediyorum işte. (Bu işlemler yaklaşık iki saat kadar sürdü tabi)
Bi ara yan evin balkonunda oturan bir grup insandan hafif hafif sesler duyuyorum. Bi adamla bi kız, sizin evde evet evet, he he, fotoğraf mı ne çekiyolla galiba, bilmiyom ki biz de görmedik konu başlıklarında ufaktan kulağıma çalınan sözler. Modelim diyo ki :) Hakan abi bizden bahsediyolar sanırım. Boş ver duymazlıktan gel deyip devam ettim çekim yapmaya.
Aradan bir süre geçti. aşağı kapının açılış gıcırtısını duydum. Bi kadın ve bi erkek üst kata, bizim olduğumuz yere doğru geldiler. Ama bize hiç laf atmıyorlar. Erkek ööle etrafına bakıyor biz yokmuşuz gibi, kadın da bi kaç eşyayı inceliyor ama aynı kattayız ve birbirimizi görüyoruz.
En son ben dayanamayıp, hayırdır birine mi baktınız diye en pişkin halimle ortaya bir laf attım ve o esnada hemen bize doğru dönüp :) Eeee şey bu ev bizim de o bakımdan şeettiydik falan gibi bi şeyler söyledi abimiz. Valla yavuz hırsız ev sahibini bastırır atasözümüz sanırım tam da böyle bi şeydi.
Salonun ortasında durmuş bana baka kalmışlardı. Durumu anlattım. Karşı komşunun oğlu olduğumu, fotoğraf çekmek için bu eve geldiğimi falan söyleyince durum anlaşıldı ve tatlıya bağlandı. Hemen kadın telefona sarılıp, yok yok bizim komşunun oğluymuş. Fotoğraf çekmeyi seviyomuş da bizim evde çekim yapıyolarmış diye ilgili makama raporunu verdikten sonra artık olay tatlıya bağlanmış fakat başka bir boyuta taşınmıştı.
Gelelim o başka boyuta :) Tabi ortadaki soru işaretleri kalkınca kadının o evin torunu olduğu, Ömer ağanın konağı diye anıldığını, bundan 16 sene önce buradan ayrıldıkları ve o zamandan bu yana diğer hak sahiplerinin bir araya gelip bir uzlaşma sağlayamadıklarından kimsenin elini sürmediği bir mekan olduğu, hatta duvarda asılı olan şalvarını görünce duygulanıp, oturup biraz efkar dağıttığı ve ilerleyen dakikalarda iyice sohbeti koyulaştırdığımız boyuta.
Ninesinin çeyiz sandığınının olduğu odayı gösterdi bana. Ahşaptan yapılma, kapak kısmı bakırdan kaplamalı, doğal olarak da toz içinde elbette. Kapıların bir ermeni ustanın elinden çıktığını ve çocukluğundan hatırladığı kadarıyla yuvarlak kapı motiflerinin ortasında da yabancı paraların basılı olduğunu söyledi. Dediğim gibi. Her şey tamamıyla doğal ortamıyla 16 sene önce olduğu haliyle duruyordu. Ev konusunda anlatılacak fazlaca ayrıntı mevcut elbette ama eklediğim görseller sayesinde yazdıklarımı kafanızda canlandırabileceğinizi tahmin ediyorum.
Duygusal durumlardan normale geçince bana söylediğini asla unutamam :) Duvarda asılı olan seccadeyi aldı eline. Tel dolabın bulunduğu yere geçti ve dedi ki…
.
Şurda durayım da kontrast yaratsın…
Ne demişler. “Al bağla yeşile karşı, yakışmazsa öldür beni” Tabi ben şaşırmıştım, böyle bir ortamda bu şekilde bir tavsiye asla beklemiyordum. Şaşkınlığımı O da anladı ve açıklama yapma gereğinde bulundu :) meğer O da Antalya’da oturan, hastanede anestezi teknisyeni olarak çalışan, benim gibi bayramda köyünü ziyarete gelen biriymiş :)
.
Bu fotoğrafa da kültürel kontrast dememin sebebi, modelin böyle bir evde yaşıyor olması ve tırnaklarında bulunan siyah ojeler. Elbette bu tezatın farkındayım ama hoşuma gitti bu şekilde olması. Kontrast yarattı dediği gibi :)
Çok güzel bir yazı olmuş Hakan .. burayı bizzat görüp o atmosferi yaşadığım için kendimi şanslı hissediyorum.. heryerini tek tek inceledim bende.. tek başıma gittiğim daha iyi oldu aslında çünkü oranın atmosferini attığım her adımda hissettim .. normalde biraz tez canlı birisi olarak ben biraz seri hareket ediyorum ama orda bi durağanlık geldi bana .. , baktığım her yere bi daha baktım.. en üst kata çıkmak istedim orda bi merdiven vardı onu falan ayarlamıştım çıkmak için ama sabırsız telefonum buna izin vermedi çıkamadım .. neyse sen benim yerimede oraya çıkarsın gari ?
Ben sonuna kadar hatim ettim merak etme sen. Tekrar gittiğimde tecrübeli olacağımdan, daha tedarikli giderim artık :)
Yine biraz güldüm biraz düşündüm, yazılarınızı okumayı seviyorum, fotoğraflar ise zaten amatör ruhlu profesyonel bulmuş da coşmuş gibi. Dilerim geniş kitlelere ulaşırsınız. Bazen film bazen dizi bazen de sitcom yazılası fotoğraf hikayeleri çıkıyor yazılarınızdan, manevi bir torpiliniz var.
Çok teşekkür ederim :) Güzel bi benzetme olmuş. İlk kez duydum. Manevi torpil :)
Ayrıca kendi köyüm olduğu için bi de benden torpilli. Ondan olsa gerek :)
Awesome Website. Very much enjoyed reading.