Nerede

Hikayesi

Ne yapılır

Tarihi

Fotoğrafları

Tamam iyi hoş geziyoruz da boş boş gezip fotoğraf çekmeyelim di mi :) Konumuz Çeşnigir Köprüsü olunca ilk öğrenilmesi gereken şey Çeşnigir nedir? Öncelikle bu konuyu bir aydınlatalım. Çeşnigir, darphanede basılan gümüş ve altın paraların ayarını kontrol eden kişiymiş. İnanın yüz tahmin hakkı verilse bu seçeneği söylemezdim.Çeeeşnigire gider iken aldı da bir buuulut :)

Çeşnigir deyince ilk akla gelen yemek ve gurmelikle ilgili şeyler oldu bende. Hani Osmanlı dizilerinden akılda kalmıştır ya “huuuuu çeşnici başı” gibi cümleler. Meğersem adam önemli biriymiş. Dönemim merkez bankası başkanı gibi biri yani :)

Bu elektrik direkleri pek bi estetik gelmiştir hep gözüme

Nerede

Çeşnigir Köprüsü, Karakeçili ile Köprüköy arasında bulunan Kızılırmak nehri üzerine yapılmış bir köprü.  13’üncü yüzyılda yapıldığı tahmin edilen köprünün uzunluğu 110 metre ve genişliği 6 metredir.

Çeşnigir Köprüsü ve Kızılırmak üzerindeki yansıması

Çeşnigir Köprüsü nerede diye sorsanız ilk aklıma gelen il Ankara olurdu fakat öyle değilmiş. Köprüye Ankara’dan gittiğim için aklımda bu şekilde yer etmiş herhalde. Köprü Kırıkkale sınırları içerisinde. Ankara Konya yolu üzerinden, Gölbaşı, Bala rotası takip edilerek 100 kilometre yol yapıldığında ulaşılabiliyor. Yolları gayet düzgün ve asfalt devlet yolu.

Çeşnigir Köprüsü bulutlarla Kızılırmak nehri

1989 yılına kadar araç trafiğine açık olan Çeşnigir köprüsü Kapulukaya Barajı’nın yapımından sonra, su seviyesinin yükselmesi sebebiyle kullanılamaz duruma gelmiş ve araç trafiğine kapatılmış, 2010 yılında yapılan son restorasyon çalışması sonucu halkın ziyaretine açılmış. İlk gittiğimde bir kısmı suyun altında olan köprünün ikinci gidişimde diğer ucuna kadar gidilebiliyor olması iyi mi kötü mü bilemedim. Son olarak Çeşnigir Köprüsü yakınlarında orta boy bir market mevcut. Aradığınız şeyleri bulabilirsiniz ama yine de tedarikli gitmenizi tavsiye ederim.

Bir kısmı suyun altında olduğundan karşıdan karşıya geçilemiyor

Hikayesi

Çeşnigir Köprüsünün hikayesi yazınca internette çeşitli bilgilere rastlamak mümkün. 1402 yılında Ankara Şavaşı için ilerleyen Timur’un bu köprüyü kullandığı, Yavuz Sultan Selim’in Mısır Seferi sırasında Mimar Sinan’a yeniden yaptırdığı ve hatta dönemin ecnebi mimarlarından birinin kemerlerden birini yapmak için kullandığı harcı çocuklarının kanından yaptığı şeklinde rivayetler mevcut. Umarım o mimar efsanesi gerçek değildir. Zira hangi insan bir köprü yapmak için iki çocuğunu feda eder ?

Çeşnigir Köprüsü sular çekilmiş hali. Su altındayken daha güzelmiş sanki

Neyse devam edelim. Çeşnigir Köprüsünün görünümü gerçekten de çok estetik. Bölge halkından evlenen her çift mutlaka gelip bir gelin damat fotoğrafı çektiriyormuş burada. Köprünün altından akan suyun yeşilin her tonuyla birlikte görülebilmesi, neredeyse 1000 yıllık bir tarihin üzerinden geçebiliyor olmak ve fotoğraflarını çekebilmek çok güzel bir duygu.

Mavi, yeşil, beyaz Kızılırmak

Çeşnigir Köprüsüne nasıl gidilir diye düşünmeye gerek yok. Gayet rahat bir ulaşımı var. Özellikle yapacağınız bu 100 kilometrelik yol boyunca sağlı sollu doğa manzaraları, şansınız varsa güzel bulutlu yollar, koyun sürüleri ve yaratıcılığınıza kalmış farklı kadrajlar oluşturup fotoğraf çekebilirsiniz. Ben bu rotada bulut konusunda master yaptım diyebilirim ? Sabah yola çıkılıp geri Ankara’ya dönmek için ideal bir rota.

Çeşnigir Köprüsü yol güzergahında çoban ve sürüsü

Tabi benim gibi bir saatlik yolu iki saatten daha fazla bir zamanda alıyorsanız planlamanızı buna göre yapmanızı tavsiye ediyorum. Özellikle kıvrımlı yollar ile  bulutlarla kaplı gökyüzünün vermiş olduğu manzaralara hayran kaldım. Bi de bunları çekerken yanımdan geçen kocaman kamyonların rüzgarları ve naaapıyon oolum sen deli misin? şeklinde bastıkları kornaları duyup hissetmek de cabası :)

Belki biraz tırsmış olabilirim :) Çeşnigir Köprüsü yolunda Bala-Ankara

Ne Yapılır

Gelelim Çeşnigir Köprüsünde neler yapılır konusuna. Öncelikle bol bol fotoğraf çekilir. Günün saatlerini göz önünde bulundurarak farklı açılardan köprüyü fotoğraflamayı deneyin. Günün saatleri diyorum zira güneşin durumu, havanın durumu, gelen gidenler, tepeden bakış, ruh hali ve daha aklıma gelmeyen bir sürü etkenden ötürü farklı fotoğraflar elde edebilirsiniz. 

Yollar kıvrımlı olmasa da bulutlar güzeldi bence

Özellikle alttaki kareyi çekebilmek için 10 dakikalık bir tırmanışla üst açı fotoğrafı çekebilirsiniz. Tamam hadi fotoğraf ilginizi çekmiyorsa mangal yakabilirsiniz. (Keşke daha önce yapanlar doğaya biraz daha saygılı olsalardı bu arada. Fotoğraf çekmek için bir sürü pet şişe ve kağıt çöp temizlemek zorunda kaldım?)

Oldies but goldies – Eski ama taş gibi :)

Ben o tepeye tırmandım ve böyle bir fotoğraf çıktı ortaya. Amacım her iki köprüyü de aynı kadraja sığdırabilmekti. Birinin üzerinden neredeyse 1000 yıl geçmiş, diğeri günümüz mimari eseri. Nasıl da hayranlık verici bir yapı Çeşnigir Köprüsü. Böylece son zamanlarda moda olan eyyyyy mütahitler. Dikey kentleşme de ne ola ki. Yatay yapın şunları gibi bir söylemde bulunmaktansa direk olarak göstermeyi hedefledim yeni ile eski arasındaki farkı ? 

O tepe senin bu tepe benim durduramıyorduk kendisini efenim :)

Tepenin manzarası öylesine huzurluydu ki anlatamam. Anlatılmaz yaşanır diyerek geçiyorum ? Bir saatten fazla burada takıldım. Tabi ayaklarım görünmeli de bir kare çektim elbette ? muhteşem manzara eşliğinde. Çek burada kahveli çaylı ayak görünmeli fotoğrafını, koy instagrama, yaz altına da çay var içersen gibi özlü bi söz, işlem tamamdır. Yani en azından bunun için bari gidin görün diyorum ?

Ayaklar olmazsa benim çektiğim belli olmuyormuş :)

Vay efendim ben geniş açı sevmiyorum. Belki sadece makro çalışıyorum diyebilirsiniz. Var efenim var her türlü imkan mevcut zirvede. Azıcık bir müdahale ile istediğiniz makro fotoğraflarını çekebilirsiniz. Hemen yok arkadaş ben kurgu sevmiyorum falan gibi söylemlerde de bulunmayalım bu arada :) Azıcık kurgu kadı kızında da olur ?

Belki gezmeyi seven bi salyangoz. Nerden biliyoz :)

Ne var yani bu salyongozu getirip çiğdemin yanına koyduysam ? Kurgu mu yapmış oldum şimdi. Belki bi salyangozseverim ? E peki o çiğdemi de ben mi getirdim çantamda, bulutları da ben mi taşıdım, o aşağıdaki köprüyü de ben mi yaptım ? Bak her şeye tamam ama o köprüyü Selçuklular yaptı o konuda anlaşalım. Büyük haksızlık olur sonra ?? Valla kurgu falan yok yani. 

Sanırım bir daha böyle bulutlu bir hava daha bulamicam

Tabi ben mangaldan ziyade işin fotoğraf kısmıyla daha fazla ilgilendiğim için çalışmalarıma o yönde devam ederken belki de hayatımda hiç unutamayacağım anlardan birine sahip oldum. Köprünün tam ortasında etrafın keyfini çıkararak fotoğraf çekiyorum. Bi ucunda bir çocuk diğer ucunda babası, ellerinde olta, balık tutuyorlar. Bi ara çocuktan babaaaaaaa baba diye bi çığlık yükseldi. Gayri ihtiyari döndüm o yöne. Diğer uçtan babasına doğru koşarak geliyor.

Babaaaa baba efektini içimizden iki kere yapalım :)

Baba valla yakaladıydım hem de kocamandı.  Yeminle tam çekerken düştü suya. Diye can hıraş bi heyecanla babayı ikna etmeye çalışıyor.  Baba da kendinden emin, kaçan balık büyük olur, yaw he he modunda ? En sonunda dayanamayıp gittim yanlarına açılın ben fotocuyum dedim ? Öyle bi an dondurmuşum ki, insanlık için küçük ama o çocuk için kocaman bi andı.

Ve işte o an ve kaçan balık:)   (Ama büyükmüş şimdi Allah var)

Kareyi gösterdim. Çocuk baktı ve o anda aklından o kadar çok kelime geçti ki, bunu gözlerinde görebildim. Yapabildiği tek şey, gözlerindeki gurur dolu bakışlarla babasına ekranı göstermek oldu. İşte o an, o küçücük çocuğun, babasına kendini ispat etmiş olmanın verdiği  bir hazla devleştiği andı. Bence çocuk için unutulmaz  benim içinse paha biçilemez bir andı. Fotoğrafın gücü diyorum :)

Bi sağdaki tepeye, bi soldaki tepeye çıkmadan dönme :)

Mangal da sevmiyorum ben derseniz, bir şişme botlla Kızılırmak üzerinde harika bir tur yapabilirsiniz ki ben bunu mutlaka denicem. Havanın uygun olduğu bir günde yapılırsa unutulmaz bir zaman geçirebilirsiniz. Varsa gitmeden önce mutlaka bagajınıza atın derim. Balık tutabilirsiniz. İki kez gittim bu köprüye ve her ikisinde de balık tutan insanlar oldukça keyifliydiler.

Yok böyle bir keyif. En kısa zamanda denenmeli

En çok üzüldüğüm nokta ise bu denli önemli ve tarihi hazine sayılabilecek bir yapının böylesine sahipsiz ve bakımsız olmasıydı. Her yerinde sprey boyayla verilmiş seni seviyorum, akşama pilav yap, en büyük şu vb. mesajlar vardı. Maalesef kültürel zenginliklerimizi bekçiyle, kanunla, yasayla koruyamayız. Onlara değer vermeliyiz. 

Sprey boyayla bozulan doku. Üzücü gerçekten

Her fotoğrafın bir hikayesi olmalı.  Fotoğraflarla belgelenmiş unutulmaz anlarınız olması dileklerimle

Gezi yazıları ve fotoğraflar için siteme abone olabilirsiniz. Çeşnigir Köprüsü gezi yazısı için görüş ve taleplerinizi aşağıdaki yorum bölümüne yazarak bana ulaşabilirsiniz.

Son gezi yazılarım