Flamingolar deyince akla ne gelir. “Ne arar la flamingo angarada” :) Bence ilk bu gelir ama siz yine de bi okumayı deneyin gezi yazımı. Fotoğraf çeken ya da bir şekilde bu işe heveslenmiş herkesin hayalidir en güzel, en orijinal, en çekilmemiş fotoğrafı çekmek ve tabii ki flamingolar çekmek :) Bir Ankaralı olarak flamingolarla ilk karşılaşmam Bafa Gölü’nde oldu. Yine bir tesadüf eseri görüp girdiğim ve hayran kaldığım mekanlardan biriydi. Şimdilerde nasıldır merak ediyorum. O zamanlar flamingo fotoğrafları o kadar da ilgimi çekmiyormuş demek ki.Yıl 2016 Eylül. Umarım hala böylesine sulak ve kuşların uğrak noktası bir göldür
Benim için flamingolarda zirve ise işte bu gezimle oldu. Daha güzeline denk gelene kadar bununla yetiniyoruz artık. Ankara’da flamingo olur mu diyenlere de bir örnek teşkil etmesi baabında bu yazım da kenarda dursun bakalım. Asıl amaç Tuz Gölü’nde gün batımı çekmekti geziye başlarken. Flamingo fotoğrafları denince ilk akla gelen Tuz Gölü olur biz Ankaralılar için. Yola çıkmanın en güzel halidir aslında fotoğraf için çıkmak. Benim de en keyif aldığım yolculuk halidir.
Yıl 2020 Ağustos. Flamingolar sıkıştıkları su birikintilerinde yaşamaya çalışıyorlar
Ankara’da Flamingo Nerede?
Ben Ankara’da flamingoya ilk kez Gölbaşı yakınlarındaki Yağlıpınar Köyü’nde rastladım. Orada bir gölet var. Mogan Gölü’nün taşkın göleti diye adlandırılıyor. Eğer yağmur fazla olur da taşkına sebep olursa Mogan Gölü’nden sular bu gölete dolarmış. E çok da bilinen bir gölet olmadığı için göçmen kuşların yolculuklarında bir durak olarak hafızlarında yer etmiş. Umarım etmeye de devam eder. Tabii ben o zamanlar yeterli bilgiye sahip olmadığımdan güzel flamingo fotoğrafları çekememiştim.Yıl 2018 Temmuz. Bu da angaralı flamingolar
Ankara’dan Konya istikametinde giderken Kulu Makas diye adlandırlan bir bölge vardır. Tüm şoförler bunu bilir zira radar uygulaması, çevirme, mobese vb. bilimum aktivitenin uygulandığı bir mekandır kendisi. İşte tam o ayrıma geldiğinde bir taraf Konya’ya gider bir taraf da Tuz Gölü istikametidir. Hani amaç Tuz Gölü’ydü ya ama olsun, şeytan dürtüyor işte. Acaba bu tarafta ne çıkar karşımıza diyerek Kulu istikametine devam ettik.
İşte tam da burada Düden Gölü adında bir gölet varmış. Daha önceden bildiğim bir göl değildi fakat yine de bir görmekte fayda var diye düşündüm. Kulu ayrımından 11-12km. mesafe. Göl kenarına arabayla ulaşmak biraz zor oldu. Hatta ilk gittiğimizde ulaşamadık bile. (İlk gittiğimiz diyorum zira aynı hafta içerisinde ikinci kez gittik.) Yol bizi bir kaz çiftliğine çıkardı. Patron bir aileyi kazlarına bakması için görevlendirmiş ve onlar da mevsimlik olarak burada ikamet ediyorlarmış.Kaz mı ördek m bak şimdi şüpheye düştüm :)
Düden Gölü Flamingoları
İlk karşılaşmada kendilerine arabayla göl kenarına nasıl gidebileceğimizi sordum ama yeterli bilgiye ulaşamamıştım. Öyle olunca da arabayı onların mekanına bırakıp 400-500m. bir yürüme mesafesiyle göl kenarına ulaştık. Bu ayrıntıya şunun için giriyorum. İşimiz bitip dönüşe geçeceğimiz esnada ailenin annesi bize “Siz benim misafirim değil misiniz? Çayımı içmeden göndermem” deyince yüzümde bir gülümseme oluştuğunu fark ettim. Oysa teknik sebeplerden dolayı (şarj) mutlaka gitmemiz gerekiyordu. Güzel insanlardı evet. Hem de çok güzel. Fakat ayrıntıya giremiyorum zira kendilerinin tercihi bu yöndeydi.Dronedan kaçan masum köylü :)
Evet, buraya kadar anlattığımdan da anlaşılacağı üzere Flamingolar Ankara’da değil Konya sınırları içerisindeydi. Aslında tam da orta yerde bir yerlerde. Algıda seçicilik mi dersiniz ne dersiniz bilemiyorum ama ben gittikten sonra karşıma hep Düden Gölü ile ilgili haberler çıkmaya başladı. Muhtemelen google oyunları bunlar hep.
Flamingolar Hakkında Bilgiler
Flamingo aslında bir kuş türünün adıymış. Hatta çok enteresan bir bilgiye daha ulaştım. Anadolu’da bu kuşun bir türü de allı turna dediğimiz kuşmuş. Yani demem o ki, allı turna da bir flamingoymuş. Şaşırdım. Peki Flamingolar neden pembe renktelermiş onu biliyor musunuz? Yedikleri besinlerin içerisinde bulunan karoten miktarına göre tüylerinin rengi de o oranda kızarırmış. Özellikle Tuz Gölü’nde fotoğraf çekenler bilirler. Hani pembemsi bir görüntü alıyor ya göl, işte o göldeki alglerin verdiği bir renkmiş. Algler de flamingoların sevdiği bir besin maddesiymiş.Uçan, yürüyen, koşan, duran, yansıyan flamingolar. Her çeşit var
Flamingolar ne yerler ne içerler açıklamaya çalıştım aslında ama asıl soru Flamingolar ne zaman geliyorlar. Tabii bu soruya net bir cevap vermek imkansız ama şöyle bir yorumda bulunabilirim. Etrafında alglerin çoğaldığını gördüğünde, rahatsız edilmeyeceğini bildikleri su birikintilerinin oluştuğunda, Temmuz-Ağustos civarlarında göç yollarının ülkemiz üzerinden geçtiğini tahmin ediyorum. Bu dönemlerde olası yerleri kontrol etmekte fayda var. Tabii gerekli ekipmana da sahip olmanız gerektiğini hatırlatmama gerek yoktur sanırım. En az 200mm bir lens ve mümkünse bir drone.Bkz. Drone ve 200mm lensle çekilen fotoğraf
Bir bilgiyi de burada paylaşmadan edemicem. Hani derler ya yılanın bile yavrusu sevimlidir diye. Yok arkadaş bu ne böyle yaa. Bildiğin çirkin bence. Kesinlikle annelerini tek geçerim. İhtişamlarıyla büyülediler beni. Artık bu mit’i de çürütmüş bulunuyorum. Mit çürütmek bizim işimiz :)
Flamingolar Neden Tek Ayaklarının Üzerinde Dururlar?
Şimdi en basit açıklaması iki bacak yorulacağına tek bacak yorulsun ki tehlike anında diğer bacak koşmaya hazır olsun. Bu bir görüş elbette ispatını yapmak imkansız. E malum soramıyorsun kendilerine. Bir başka görüş ise vücut sıcaklıklarını bu şekilde daha iyi dengeleyebildikleri. Bana ikisi de mantıklı gelmedi. Bi’ kere ben gördüm. Hepsi durmuyor. Öyle olsa hepsi dinlenirken tek ayak üzerinde dururdu. Bence onlar cezalı flamingolar. Kim ne derse desin. Aksini ispat eden de gelsin buraya yazsın :)Bence bunlar cezalı. Tek açıklaması bu
En çok merak edilen konulardan biri de flamingolar uçar mı. Evet bizzat şahit oldum elbette uçuyorlar. Zaten bunlar göçmen kuşlar. Yürüyerek biraz zaman alır gibime geliyor Avurpa’dan Afrika’ya kadar olan seyahatleri. Zira arada deniz de var bi’ kerem. Yüzmeleri de gerekiyor. Hani belki diyeceksiniz ki ne alaka bunu kim merak eder ama inanın googledaki favori arama trendlerinin başında geliyor “flamingolar uçar mı” sorgusu. O yüzden burada bir açıklama yapayım dedim.
Sonuç
Neyse işte güzeldi. Gittik, çektik, heybemize şahane anılar doldurduk ama yetti mi? Yok hayır. Dedik ki biz buraya bir de gün doğumunda gelelim. Kafada şöyle bir kadraj var. Güneş ufuktan yavaşça yükseliyor., gökyüzü altın sarısı bir renk alıyor flamingolar güneşe doğru yavaş yavaş yürüyor. E tabii gün doğumu demek erken kalkmak demek. Gece 3 gibi yola çıktık. Her yer zifiri karanlık olunca bulmakta biraz zorlansak da sonunda amacımıza ulaştık.Dedim size çirkin diye bu flamingo yavruları :)
Eşeği üzerinde bir çobana rastladım göleti ararken. “Buralarda kocaman kuşların olduğu bi gölet varmış nerede olduğunu biliyor musun” diye sorduğumda cevabı çok netti. “Su mu var ki kuş olsun” Evet gerçekten de su epey çekilmişti. Orta kesimlerinde ancak kalmıştı ve flamingolar da buraya sıkışmış durumdaydı. Oraya çok yakın olmasına rağmen çobanın hiç dikkatini çekmemiş olması da gerçekten şaşırtıcıydı. Burnunun dibindeki çobanın bile haberi olmasın sen git 200km ötedeki flamingoları bul.
Hayal ettiğimiz kareleri çektik çekmesine de benim aklımda kalan ve uzun süre hayallerini kuracağım anı size tasvir etmek istiyorum şimdi. Güneş yeni doğuyor, o altın saatlerin verdiği muhteşem renkler, elimde kahve, göz alabildiğince kurumuş çatlamış toprak, ufukta flamingolar, tek bir ses yok, sadece kuşların cıvıltıları, hafiften esen rüzgarın sesi, tertemiz bir gökyüzü, mis gibi bir hava ve çatlamış toprak üzerinde yürürken duyduğum ayak seslerim. Huzura yürümek diye bir şey vardır ya işte bu an tam da o andı benim için. Belki flamingolar olmayacak ama ben mutlaka tekrar gideceğim ve bu anı yeniden yaşayacağım. İnsan ölmeden böyle bir ana şahit olmalı. Net.Huzurun fotoğrafı
YouTube videoları
Flamingolarla ilgili yazınızda farklı bir dil farklı bir keyif var…Bunun, gezinin sizin üzerinizde bıraktığı muhteşem huzura ve aldığınız keyife bağlıyorum…İnanın aynı keyfi okurken de aldığımı belirtmek istiyorum… ” elimde kahve, göz alabildiğince kurumuş çatlamış toprak, ufukta flamingolar…” o kadar güzel bir betimleme olmuş ki defalarca okuyup o huzuru aynen yaşadım diyebilirim… Sadece bir tek şeyi anlayamadım! Arabanızı bıraktığınız aile çay ikram ettiğinde ” Fakat ayrıntıya giremiyorum zira kendilerinin tercihi bu yöndeydi” cümlesi oldu…:))Esir mi aldılar naptılar bir tür şifreyse bu iki nokta üst üste koyun biz anlar gelir kurtarırız:))))
Neyse sonuçta çok nefis fotoğraflar ve çok güzel bir yazı…Elinize sağlık tebrik ediyorum bu keyfi bizlere yaşattığınız için…
Bir kişi dahi bunu yazınca mutlu oluyorum. Hissettiklerimin karşıya geçmiş olması elbette beni mutlu ediyor. Umarım o bir kişiler gittikçe çoğalır :) Yani kendilerinin tercihi derken, kendilerinden bahsedilmesini, fotoğraflarının paylaşılmasını istemediler ve bunu kibarca belirttiler. Ben de isteklerini yerine getirdim ve paylaştığım birkaç instagram fotoğrafını da onay alarak paylaştım. Olay o şekilde. Birkaç derken de bir fotoğrafmış zaten
Çok teşekkür ederim güzel yorumunuz için
Özlemişiz yahu yazılarını da fotoğraflarını da. Bir daha bu kadar uzun ara vermek durumunda kalmazsın umarım. Fotoğraflar tam derslik vallahi. Eline, emeğine sağlık. Yaptığın tasvirle biz de huzura yürüdük inan :)
Böyle gazlar olduğu dürece ara vermek imkansız olur sanırım :) Çok teşekkür ederim. Elden geldiğince buralarda olmaya çalışırım ve bu en başta kendim için elbette
Filamingolar görsel şölen için sizi çağırmış resmen. Anlatım harikaydı gerçekten..O gün doğumunun renklerini, kahvenin kokusunu, rüzgarın sesini ve toprağın çıtırtısını yaşadık burada aynen..
Bu arada tek ayağını kaldıranlar var ya dişidir onlar dişi 😌 duruşdaki zerafetten de belli değil mi ? 🤪
Güzel yorum için teşekkür ederim. Kahve kokusu yeniden geldi bana da sanki :) Ve o tek ayak üzerinde duranları cinsiyet bakımından sorgulamak da hiç aklıma gelmemişti :))) Haklı olablirsin