Kimi yaşarken ölüyor hayatımızda kimi ölüp de yaşıyor!

Her zaman sende var olacağını; onda var kalacağını düşündüklerin… Sahi, neredeler onlar şimdi ya da sen neresindesin o hayatların?

Kaç yaşayanı gömdün içinin derinliklerine ve kaç kişiyi yaşattın içinde ölüme inat, adına ölüm diyemediğin gitmelere inat?

Hayat, bir yol.

Kendimiz çiziyoruz bir şekilde o yolu. Sonra zaman içinde birilerinin yoluyla kesişiyor yolumuz. Kimisi değip geçiyor kimisi eşlik ediyor. Kiminin yolumuza ortak olmasına izin veriyoruz kiminin de yolumuzdan çekilmesine sebep oluyoruz.

Aslında hepimiz birilerinin hikayesinde yol arkadaşıyken, birilerinin hikayesinde de birer siluet olmaktan öte geçemiyoruz. Bir role de bürünmüyoruz. Yaşattıklarımızla belirleniyor rollerimiz. Bazen yaşanmışlıklardan geriye sadece hikayeler kalıyor bazen de hikayeyle birlikte hikayedeki insanlar… Çoğunlukla da seçemiyoruz sonunda bize neyin kalacağını.

Öyle olmasını istemediklerimizle sınanıyoruz zaman zaman. Bazen direniyor bazen de kabullenip geri çekiliyoruz. Tükeniyoruz ya da tüketiyoruz.

Kimi zaman içimizdeki güç yetmiyor. Yürüdüğümüz yolda kol kola olduğumuz insan da bize güç katsın istiyoruz. Omzuna başımızı koyacak kadar güvendiysek eğer güvenimiz boşa çıksın istemiyoruz.

Ama işte… Bazen olmaz!

Vardır hayatın bir yerlerinde, biliriz ama artık yollar ayrılmıştır. Kendi yolunda seyreder, bunu da biliriz ama artık soluğunu hissetmeyiz. O ya da bu sebepten güçlü sandığımız bağlar kopmuş, sağlam sandığımız temeller yıkılmıştır. Bir yol arkadaşlığından geriye sadece yol hikayeleri kalmıştır hatıra defterimizde. Her zaman birileri suçlu da değildir ayrıca. Hani derler ya; “Ya o hikaye orda bitmiştir ya da o kişinin o hikayedeki rolü.” Sonuçta biten bitmiştir. Zamanla unutulur. Bazı anlarda durmasını istediğimiz zamanın akıp gitmesi bir toz bulutu gibi dağıtır ağır zannettiğimiz hatıraları.

Bir de varlığın aleminden çekip gidenlerimiz vardır! “O, artık yok!” demeye dilimizin varmadığı…

Giderken ruhunun bir zerresini içimizde bırakanlarımız; sol yanımızın ücra bir köşesinde yaşattıklarımız; kendi varlığımızı bırakıp gidene kadar da bizimle birlikte kalacaklarımız… Ne mutlu onlara ki onları anımsadıkça dudaklarımız yerçekimine meydan okur. Ağlamakla gülmenin birbirine ne denli yakın olduğunu onları hatırladıkça anlarız.

Bilemeyiz hiçbir yolun sonunu, başından. Ama yoldan çıktığımızda bile yolda karşılaştıklarımızın yüzünde bir tebessüm olarak kalmaya dair olmalı bütün mücadelemiz. Bunu başarabilirsek o hikaye de o hikayenin kahramanları da sonsuzluğa uzanır. Tekrar buluşuncaya dek; giden, kalanın kuytularında yaşamaya devam eder.

Ne bırakıyorsak kendimizden geriye en güzelinden olsun. Hiçbir itirazın geçerliliğinin olmadığı vakit geldiğinde gitmeye yüzümüz olsun. Gittiğimizde bile yüzümüze tebessümle bakanlarımız olsun.