Bir yere gezmeye gidince kısacık da kalsanız, en önemli noktalarını görür, oradaki meşhur bir yiyeceği bulur, bir sürü fotoğraf çekersiniz değil mi? En azından ben öyle yapmaya çalışıyorum. İş için gittiğimde bile kısacık zamanlara bir sürü şey sığdırmanın peşindeyim. Ama konu kendi memleketim Gülşehir olunca öyle olmuyor. Bir yerden başlamak lazım. Kapıyı aralayalım bakalım neler çıkacak…
İnsan elinin altında diye ihmal ediyor. Nasıl olsa giderim, her zaman fotoğraf çekerim, burası çantada keklik diye bakıyorum sanırım Gülşehir için. Ama maalesef o hesap hayatın akışıyla uyuşmuyor. Kapadokya’ya 2-3 günlük bir gezi için gitsem kim bilir ne çok paylaşım yapardım… İnsan bir yerin içine doğunca dışardan bir göz gibi bakamıyor. O yüzden kendimi biraz suçlu hissediyorum memleketime karşı.
Gülşehirliyim ben. Nevşehir’in ilçelerinden biri. Avanos’u, Ürgüp’ü, Göreme’yi, Zelve’yi, Uçhisar’ı duyan çoktur da Gülşehir pek bilinmez. Gezginlerin suçu değil elbette bu. Diğerleri kadar tanıtılmıyor, turist gelsin diye bir gayret de yok. O yüzden de kısa turların rotasına pek girmiyor. Arada bir özellikle de Japon turistlerin rotasına takılır. Ben çocukken, bizim oralarda büyüklerden duyduğum laf şudur turist geldiğinde; “kayaları görmee gelmiş gavurlar” derlerdi.
(Bu “gavur” kelimesi için bir parantez açmak istedim. Yaşlılar hep gavur derdi, biz çocuklar deyince de anne babalarımız öyle denmez ayıp, turist deyin, yabancı deyin derlerdi. Ben küfür falan sanmıştım aklım çok ermezken. Rahmetli bir yengemiz Lozan Mübadelesi sırasında Selanik’ten gelişlerinden bahsederken “ ‘afedersin’ (!) gavurlar yaşarmış buralarda bizden önce” diye anlatırdı. Başka kelime bulamadığı için özür dileyerek kullanmak nasıl bir tatlılıktır… Kelimenin kökeni için “bknz.” bırakıyorum buraya )
Gülşehir’in çok turistik bir yer olmayışı, kalkınması açısından çok iyi bir durum değil ama; sakin, kendi halinde, orijinalliğini koruyan bir ilçe olması açısından güzel. Turistik hedeflerle açılmış dükkanlara rastlanmaz pek. Gülşehir’de, Kapadokya’nın benzer küçük ilçelerindeki hareketlilik yoktur pek. İlçenin haftalık pazarı olan perşembe günleri hariç sakindir her yer. Yüksekokul gelince öğrencilere yönelik bir iki yer açılmış ama çok hareketli mekanlar değil onlar da.
Kapadokya’nın genelinde olduğu gibi konak havasında avlulu evler (Asmalı Konak dizisini bilenler anladı ne demek istediğimi) çoktu. Çoktu diyorum, çünkü azalarak bitiyorlar malesef. O güzelim eski evlerin önce bakımsızlıktan harabe hale gelmesi, sonra da yıkılıp yerlerine “modern” binaların yapılması içimi acıtıyor. O evlerde yaşayan büyükler göçüp gittikten sonra, evler de göçüyor çoğunlukla. Herkes bir yerlere dağılmış, başka hayatlar kurmuş. Evler de yalnızlığa dayanamıyor bu durumda, yavaş yavaş ölüyorlar… İçinde yaşayan olmayınca küsüyorlar ve gidiyorlar. Ürgüp ve Avanos’ta o tip evlerin bir kısmı butik otel olarak kullanılıyor artık. Ama Gülşehir’de böyle bir girişim olmadı şimdiye kadar. Keşke bu konulara yeteneğim olsaydı da bir şeyler yapabilseydim diye düşünürüm zaman zaman.
Neyse lafı çok uzattım. Sık sık gidiyor olmama rağmen oralarda hiç fotoğraf çekmediğim için bu kez vicdan azabıma bir son vereyim, turist gibi dolaşmaya çıkayım dedim. Memleketin olunca, gittiğimde yapılacak pek çok şey, görülecek çok insan olduğu için turistik zamanım yine azdı, o yüzden sadece yakın mahalle turu yaptım. Hele bir de sokakta oturanlarla (kapı önü oturmalarına selam olsun) konuşmaya dalıp da “sen kimlerdensin?” muhabbetine girince fotoğrafa kalan zamanım iyice azalıyor.
Bu iç dökme seansından sonra gelsin bakalım bir kuple Gülşehir. Karar almıştım, her gidişimde bir başka tarafı için tekrarlayacaktım bu turistik gezi işini. Bu bahar için planlarım vardı. Bilin bakalım planlarımı ne çaldı?.. Demek ki neymiş? Ertelememek lazımmış.
Şöyle şehre tepeden de bir bakalım.
Aşağıdaki fotoğrafta sağdaki ev kaymakamın eviymiş bir zamanlar. Şimdi virane halde. Suriye’den gelenlere verilmiş geçici olarak bu eski evlerin bir kısmı.
Başladığım yere döndüğüme göre veda zamanı geldi. Seyahat edebildiğimiz günlere kavuşunca, bu paylaşım bir tefrika haline gelsin istiyorum. Kirpi, yavrusunu pamuğum diye severmiş ya, başkasına nasıl görünür bilmem ama bana güzel görünür Gülşehir. Memleketim olmasından çok, çocukluğumu geçirdiğim ve hâlâ bağlarımı koparmadığım yer olmasına bağlıyorum aramızdaki bu samimiyeti.
Bir sonraki Kapadokya turumuzda görüşmek üzere ;)
Daha önce Nevşehir’e gitmiş ve de oraları, hele ki o yer altı şehirlerini çok beğenmiş, sıkışma pahasına oralarda dolanmış biri olarak en yakın zamanda tekrar gitmeyi istiyorum ve bu gidişimde Gülşehir’ i görmeden geçmem gibi geliyor. :) Oralardan bir kaç foto atarım sana. Senin çektiklerin kadar iyi olmasalar da anısı kalır diye ;)
Bir Selanik Arnavutu olarak bir de ben bakayım oralarda ‘afedersin’ kimler, nerelerde, nasıl yaşamış. ;)
Nezaket bir insana yakışan en güzel hasletlerden biri değil mi ama yaa :))
Bu tarzınla da yazdıklarını keyifle okudum, Sevgili Zerdali… Kalemine sağlık
Sahalardan biraz uzak kalmıştım. O yüzden bu geç geri dönüş için özür dilerim. Gülşehir ziyaretçi sayısında 1 artış olacak demek, harika :) Diğer ilçeler gibi değil, dediğim gibi daha kendi halinde bir yer ama bazen öylesini görmek istiyor bir de insan. Bu yüzden de bilinsin mi istiyorum bilinmesin mi çok da emin değilim gerçekten.
Uzaktan akraba da çıkacağız şimdi bak, kök “memleket”imiz Selanik’miş. Bizim ailenin büyükleri Selanik’ten bahsederken “memleket” derlerdi.
Nezaket çok kıymetli bir özellik gerçekten ama kaybediyoruz gittikçe diye üzülüyorum açıkçası. O dönemin saygı ve nezaket anlayışı bambaşkaymış.
Paylaşımı beğenmene çok sevindim ayrıca. Böyle gezi yazıları ile isim yapmış bir blogda gezi yazımsı bir şey yazmak konusunda çok emin değildim başta ama memleketime gönül borcum ağır bastı biraz. Beni cesaretlendirdiği için evsahibimize de teşekkürler yolluyorum buradan. ;)
Belki bir vakit birlikte ince keşife çıkarız oralarda. O zamana kadar, kaleminden dökülen bu keyifli anlatımların ve çektiğin güzel fotoğraflarla yetineceğiz artık. Kalemine sağlık.
Çok zevkli olur kesinlikle. Konuşup söyleyip erteliyoruz. Bu yıl mazeret büyük, malum, korona sarmış dört bir yanımzı ama bu da dersaslında. Atlatalım ve snra ertelemeden ilk fırsatta ince keşif yapalım. :)
e beeen? :))
Çekergezeri ağırlamaktan gurur duyarız elbette. Korona sonrası Gülşehirli Kapadokya turu organize edeyim ben en iyisi. :) Sen belgesel tadında çekimler yaparsın, ben elimden geldiğince yerel rehberlik yaparım. Katılan arkadaşları da model yaparız. Şahane olur. Valla fikri bile güzel geldi.
Sevgili Zerdali ilk gezi yazını geç de olsa okudum. Yazılarında izin ve özgün üslubun var artık biliyor musun? İlk gezi yazın ama gezi yazılarından farklı, Zerdali gibi. ..
Sen şimdi “afedersin gavur “ diyen teyzelerden söz etmeseydin, eksik kalırdı bi şeyler. Coğrafyayı anlamak için üstünde yaşayanlara bakmak çok önemli. Benim babam da teee önceden dedelerden Selanik’ten. Nalınla okula gittiğini anlatan babam ve o neslin inceliğine kurban olalım biz. Bi de “ayıptır söylemesi” lafı var. Mesela akşam ne yediğini söyleyecek, başına konduruyor bu lafı. Öğrenecek çok şey var onlardan.
Geçtiğimiz Şubat kızımla gittim Kapadokya’ya ama turistik popüler yer atmosferi, çok bana göre değil. Evet, Gülşehir’ i herkes bilmesin, bilmesin ki naif ruhlar tüccar ruhuna dönüşmesin.
Hani Malezya, Sri Kanka yazıları?
Çok selam, sevgi benden🖐
Bu geç de olsa kısmında biraz üzerime alınmış olabilirim sanırım. Evet yazı hazırlanalı baya olmuştu ama ben uygun zamanı kolladım diyelim :) Selamlar olsun efenim
Ben yazıyı yazdıktan sonra gaza gelip araya başka yazılar koyduğum için bu yazı beklemek zorunda kaldı. Tam paylaşılacağı zaman da ben ortamlardan bir süre uzak kalınca yazı sahipsiz kalmasın diye paylaşmaman incelik sayılır daha çok. :)
Öyle kıymetli ki “Zerdali gibi” deyişin. Çok sağol bu yüreklendirici cümleler için. Aslında amacım çok da gezi yazısı yazmak değil de memleketime vefa borcu biraz.
Bir süredir bırak yazmayı bloglarda zaman geçirmek bile çok mümkün değildi benim için. O yüzden yeni yazı ne zaman yazaım yazabilir miyim emin değilim. Ama böyle taepler de alınca bir gayret gelmiyordesem yalan olur.
Bizden öncek neslin inceliği bizde pek yok malesef var da az var galiba, o yüzden de nezaket azalarak bitecek diye korkuyorum. :(
Sevgiler…
Kalemine yüreğine saglik, belki turist artırmaz ama memleketin her köşesini gezmek gormek isteyenler icin cok samimi bir yazi olmuş, darısı bize olsun hep birlikte o zaman😉👍🏻
Çok teşekkürler. Memleketin her köşesini gezme konusunda emin adımlarla ilerliyorsun bence. :))
Kapadokya kısmına zevkle eşlik ederim ;)
Çok kıskandım ben de Gülşehir yazıcam bir an önce :)
Konuya ilişkin cevabi yorumumuz yukarıda yer almaktadır.
Bilgilerinize arz ederim. :)