Toprağında bir ağaç var artık…
İzin ver! Çiçekleri açsın dallarının.
Anla onu! Ne gerekiyorsa onlarla yaklaş ona. İhtiyacı varken senin ışığına; emeğin değsin onun dallarına. O zaman bak gör, yerini seven çiçekler misali nasıl da şımaracak sana.
Sen yeter ki pes etme!
Unutma! Yarın biçeceklerin bugün ektiklerindir. Neyse ondan almak istediğin, onları ver ona.
Çabala! Dokunduğunu güzelleştirmeye fırsatın varken o anları kaçırma.
Yüreğinden kat. Ruhundan kat. Kat ki çoğalt. Sen de çoğal. Hem nerede görülmüş ki kıymet bilecek olana kendinden katanın eksildiği…
Gülümse ve de ki; “Sana geldim.”
“Taşlıktı yolların; düşe kalka da olsa senin için geldim.” de.
Korkma! Korkmamalı da zaten insan, emeğine değecek olana giden yolda yara almaktan. Yolun sonunda nasıl olsa olacak yaralarını iyi edeni. Değil mi ki; bunu bilen için yola düşmek sadece bir an meselesi…
Bak! Saldı o ağaç köklerini senin toprağına. Şimdi sen, toprağına bir tutam da umut sakla. Zira ben inanmam, umut olmadan yarınların güzel olacağına.
Bil ki güçlüdür o ağacın dalları. Rüzgar nereden, nasıl eserse essin sapasağlam dururlar. Eğilip bükülürler de yine de toparlanırlar.
Ama soğuk bir elle, taştan bir yürekle dağılırlar. İçten içe narindirler çünkü.
İşte bundan sebep sen şefkatle dokun. Kırma!
Şefkat ki ısıtır ama yakmaz; serindir ama üşütmez.
Şefkat ki daha da sağlamlar, hem sunanı hem sunulanı.
Sen yüreğinin sıcağını taşıyan ellerinle dokun da, gör bak nasıl da göğüne uzanıyor dalları; nasıl da yayılıyor çiçeklerinin kokusu dünyana. O vakit aldığın nefes bile her zamankinden farklı gelecek sana.
Sen yeter ki vazgeçme!
Toprağında bir ağaç var artık…
Ve o ağacın gölgesinde, senin için her daim bir dinginlik olacak.
Al yüreğini avuçlarının arasına da öyle gel.
Otur.
Yaslan.
Bedenin gövdesiyle huzur bulsun.
Ve o an, hayatın, içinde uluyan tüm sesleri sussun!
Böylesine güzel yazıları gün yüzüne çıkarmaya bile tereddüt ediyor insan değil mi efenim :) ellerinize sağlık çok güzel tek nefeste okumalık şiir tadında bir yazı.
:)
Çok teşekkür ederim.
Sevgimle…