“Beni hiç anlamıyorsun!” dedi.

Sanki ben hiç iğreti olmamışım, yerim sandığım yerde eğreti durmamışım gibi.

Ben hiç ağız dolusu küfretmek varken sadece yutkunmakla yetinmemişim gibi.

Kabuğuma çekilmemişim; etrafıma duvarlar örmemişim gibi.

Avazım çıktığı kadar susmamışım gibi.

Bir tarafımdan kırılıp dökülürken diğer tarafımdan canım kanaya kanaya döküntülerimi kendi ellerimle toplamamışım gibi.

Hissettirilen değersizlikte kendi değerimi kaybetmemişim gibi.

Sanki benim de kendimi bir hiç olarak görmüşlüğüm yokmuş gibi…

Ben hiç arafta kalmamışım gibi.

Kalmak isteyen yanımın katili olup dönüp arkamı gitmemişim gibi.

Gitmeden önce terk edilmemişim gibi.

Bir başıma derin kuyularda kalmamışım gibi…

“Nasıl düşünür onu anlamadığımı?”

Derken…

Birden anımsadım.

Ben, bunları ona hiç anlatmadım ki!

Ve şimdi gözlerinden ince ince süzülürken yüreğinin sızısı, biraz öfkeli biraz da sitemkardı sözleri…

“Beni hiç anlamıyorsun!”

Bir anda susmuştum.

Onca şey vardı söylenecek ama ben o gün ne çok susmuştum…

Sadece “Anlıyorum seni. Hissettiklerini anlıyorum.” demek varken; ben, susmuştum.

Durmuştu zaman. Susmuştuk öylece… Bakmadan birbirimize yan yana ama aramızda daha önce hiç olmayan bir mesafeyle oturmuştuk bir süre daha…

“Kalkalım mı, artık? Üşüdüm.” demişti sonra.

Kalktık.

Yürüdük.

Ve gittik…

Ben ise zamanın içindeki o vakitte kalakalmıştım; o an ruhumu saran kızgınlığın zaman geçtikçe pişmanlığa dönüşeceğinden habersizce…

Keşke o gün sana hiç olmazsa “Seni anlıyorum.” deseymişim. Belki de tek ihtiyacın olan buydu. Birinin seni anladığını ya da en azından anlamaya çalıştığını bilmek… Bu dayanak olurdu sana. Bense çaresizliğine sessiz bir hırçınlıkla karşılık vermiştim. Kızmıştım sana. Anlamamakla suçladın beni diye kendimce cezalandırmıştım belki de seni, susarak… Ne büyük bencillik…

Silahlarından soyunmak değil miydi sevmek? Sevdiğinin halini kendi halinin önünde tutmak gerekmez miydi? Sadece o anlık bile olsa sırf sana iyi gelecek diye “Benden önce, sen!” diyemez miydim?

Farkında bile olmadan terk etmişim seni. İncitmiştim. Ama asla bile, isteye değil…

O günden sonra seni tekrar görebilseydim eğer, o gün tüm sustuklarımı derdim sana. Çünkü keşkeler, çok derin yaralar bırakıyormuş insanda. Sonradan anladım.

Bir gün, bir şekilde yeniden kesişirse yollarımız; o gün, tüm geç kalmışlığımla diyeceğim ki sana;

Beni Hiç Anlamıyorsun diyen Doğal Kadınlar Serisi

Ey, umudu kırık kadın!

Ben anlıyorum ne hissettiğini. Sen de bil ki; eğer sevmeyi gerçekten biliyorsan bugün yittiğin o sevgi, başka bir gün, başka bir surette yeniden bulur seni ve o gün geldiğinde gözlerindeki hüzünler kaybolur; yeniden şen kahkahalar atarsın. Mutluluğun, çektiğin çileye değer. Sen o günlere erene kadar, ben hep yanında olacağım.

 

 

Şimdilik, duama saklıyorum sözlerimi. Umutla…