Begonvil’in isteği, Çekergezer’in desteği ile bir bayram yazısı olsun madem. Ama bu yazı benim değil bizim olsun. Okuyan kendinden de bir şeyler katsın, birlikte tarihe not düşelim isterim.

Bayramı bayram yapanın “eski” olması gibi gelir oldu artık hepimize. Fakat bayramı bayram yapan insan aslında… “Nerede o eski bayramlar?” denir ya, bayramın bir yere gittiği yok elbette. Bayram aynı bayram da değişen bizleriz. Ve bir de virüsler (2020 için özel not)…

Neden güzeldi eski bayramlar? Çünkü özel zamanlar olarak sahiplenilirdi. Heyecanla beklenirdi. Bu kadar küreselleşmemiştik, iletişim, seyahat bu kadar kolay değildi. Tüm hevesler bayrama saklanırdı. Daha az tüketip daha çok mutlu olabildiğimiz zamanlardı.

Büyük konuşmayı çok sevmem ama bayramların bir tatil fırsatı olarak görülmesi beni üzer içten içe. Çok çalışmak zorunda olup başka izni olmayanlar o zamanları fırsat biliyor belki mecburen. O yüzden istisnalar olacaktır mutlaka ama “bayram ziyareti mi tatil mi?” kararı bizim aslında. Metropoller yüzünden böyle oldu biraz da. Küçük yerlerde daha çok hissediliyor özel günler. Daha samimi ve şölen havasında oluyor sanki. Geniş aile buluşmaları, komşu ziyaretleri… Memleketinde yaşamayanlar daha iyi bilirdi kıymetini bu geniş aile kutlamalarının, hasret gidermenin en pratik yoluydu çünkü. E tabii uzaktan geldiler diye el üstünde tutulmak güzel hissettirirdi bir yandan da. Memlekete gidemediğimiz bayramlar da oldu bir kaç kez, ama bayram havası bu kez apartmandan, mahalleden komşular, o şehirde yaşayan eş, dost, akraba görüşmesiyle yine çok hareketli geçerdi. Hatta gurbette olunca açığı kapatma duygusuyla daha da istekli olunurdu bu ziyaretler için.

Ailedeki sağlık problemleri yüzünden bir iki bayramda ziyaret yapamamıştık, sadece çekirdek aile bayramlaşması olmuştu. Kötü hissetmiştim. Bayram olduğu bile belli değil diye geçti içimden ama mecburiyetler katlanmayı öğretiyormuş insana.  Daha fenası da olacakmış demek, bu yıl akraba, eş dost ziyaretinden geçtim, çekirdek aileme bile kavuşamadım maalesef. Sağlıklı olalım da telafi ederiz elbette diyor dilim ama kolay değilmiş, eksik hissediyormuş insan kendini…

Böyle olunca da düşünüyor insan neleri özlediğini…

Bayram tebrik kartları vardı mesela. Bugün yolda gördüğüm güzel bir gülün fotoğrafını çekip yolladım bir arkadaşıma; “eski kartpostallar gibiymiş, bayram kartları geldi aklıma, dedemlere hepimiz kart yazardık ayrı ayrı, babam bir zarfta gönderirdi” dedi. Bayram kartları vardı değil mi yaa!  Sanki 100 yıl geçmiş gibi üzerinden ama bir yandan da dün gibi. Ne yaman çelişki. Her bayram öncesi kartlar, zarflar alınır, mis gibi el yazısıyla en güzel dileklerle donatılıp yollanırdı. Şimdi kendimiz mesaj yazma zahmetine de girmez olduk, birinden gelen resimli mesaj diğerine yollanır, hatta çoğunlukla içinde yazanlar da okunmaz oldu. (Hazır mesajları sevmiyorum, eski kartların teknolojik hali olsun diye kendi güllü çiçekli böcekli mesajlarımı oluşturduğum olmuştur.)

Bayramlık alınırdı mutlaka, özellikle de çocuklara. Bayramdan önce giyilmesine izin verilmeyen kıyafeti giymek için bayram sabahı iple çekilirdi.  Çocukken el çantasıyla işimiz olmazdı pek ama bayramda çanta aşırı önem kazanırdı. Şekeri, çikolatası, bayram harçlığı için en önemli aksesuardı. (Birkaç çağrışım kelimesi bırakıyorum size: Lord, Piramit, Türkan Şoray Göbeği, Mabel, devamı sizde…) Tatlıyı satın almak ayıp gibi bir şeydi. Herkes kendi yapardı bir şekilde. Elinden gelen baklava açar, gelmeyen sütlaca kaçardı ;)

Eski bayramlar Zerdali Çekirdeği Çekergezer

Bayramdan önce o eller una bulanacak mutlaka

Erkenden kalkılan bayram sabahları… Börekli çörekli bayram kahvaltılarından sonra aile büyüklerine ziyaretler yapılırdı. Bazen kahvaltıda bir büyüğün evinde toplanırdı tüm aile. Çocuklara ayrı sofra, daha ilk andan kıyafetini kirletenler, ilk bayram azarları,  hiç umursamadan kuduran çocuklar… Annelerin ikramlıkları gözden geçirme telaşı, çocukların harçlık hesapları…

Sonra misafir trafiği başlar. Trafik gerçekten. Bir grup misafir kalkmadan kapının çaldığı, o esnada biz kalkalım artık diye oturanların ayaklandığı, gidenleri uğurlarken ayakkabılar düzeltilmiş olmazsa annemin “bunlar neden böyle kalmış” diye göz devirdiği, kahve pişerken tatlı tabağı hazırlayayım bir yandan derken kahveyi taşırdığım, üst üste gelenlere tabak çatal yetiştiremediğim, sehpaları dağıtırken sohbete dahil olmaya çabaladığım  anlar geldi aklıma. Bir de sıralaması vardır bu bayram ağırlamasının; [hoşgeldiniz faslı + kolonya ve şeker-lokum ikramı + kahveleri nasıl içersiniz? sipariş alması + içmeyenler için o zaman soğuk bir şeyler sorgusu + yanında tatlı ikramı + artık bize müsaade daha çok yere gideceğiz, gelenler de bizi bulamamıştır cümleleri – bayramda kim kimi bulursa artık napalım muhabbeti + yeni misafirin ayak sesleri  + eskilerle vedalaşma + uğurlama/karşılama] x 100

Arada bir boşluk olunca ya da ertesi gün iade-i ziyaretler başlardı. Gittiğim evde mutfağa yardıma gidince tatlıyı tepsiden tatmak, bal tuttuğum parmağı yalamak en sevdiğimdi. Çocukluğumda bizim her bayram mutlaka gittiğimiz büyükler olurdu. Annemin ve babamın amca, teyze, hala ve dayıları.  Her birinde 10-15 dk otursak tüm gün biterdi. Bayramlar yaza ya da  bahara denk gelince bahçede, avluda meyve ağacının ya da asmanın altında oturup dalından meyve yemişliğim de çoktur. Her evin bir bayram spesiyali olurdu. Kimde ne tatlısı yiyeceğimizi az çok bilirdik. Birinin sarması efsane olurdu birinin böreği.

Zerdali Çekirdeği Çekergezer erik ağacı ve çocuklar

Meyveden bayram şekeri olur mu? demeyin, harika oluyor.

Bayramda; tatlı, börek, sarma menüsüyle doyardı karnımız çoğunlukla. Harçlıkları bakkalda harcamaya başlardık hemen. Tehlikeli ve muzur oyuncaklar vardı, çatapatlar, kızkaçıranlar, su tabancaları… Kim bilir  şu an aklıma gelmeyen neler var daha… Gerisini siz hatırlayın, her şeyi de Zerdali’den beklememek lazım ;)

Konya Şivlilik Etkinlikleri Çekergezer Hakan Aydın Fotoğrafları Eski Bayramlar

Harçlığı kapan bakkala koşar

Ben kendi çocukluğumun bayramlarını özlüyorum, benim büyülerim de kendi çocuklukları dönemini. Aslında özlediğimiz çocukluğumuz belki de… Çocukken güzeldi her şey, çünkü işin eğlencesindeydik hep. Planlar, hesaplar bizimle ilgili değildi. Biz keyfimize bakardık. Gezmeli, yemeli içmeli, bol eğlenceli günler. Çikolata,  şeker, harçlık, oyun… Daha ne ister ki çocuk? Aslında o kısım şimdiki çocuklar için de aynı, eğer aile için bayram sadece bir tatil olarak algılanmıyorsa tabii… Bu durumda şimdiki çocuklar da ileride kendi çocukarına “nerede o eski bayramlar mı diyecek acaba?” Bu konuyu takipteyim. Demiyorlarsa bizde bir sorun var demektir. Kendi yaşadığımız mutluluğu aktaramamışızdır.

 Zerdali Çekirdeği Çekergezer iyi bayramlar çocuk

Olabildiği kadar iyi bayramlar herkese…